Wow! Sinyali, 47 yıldır çözülemeyen bir gizem olarak karşımıza çıkıyor. Yeni araştırmalar ve teorilerle bu ilginç fenomenin ardındaki sırları keşfedin. Bilim insanlarının en son bulgularını öğrenin!
1977 senesinde astronomlar, Yay Takımyıldızı yönünden gelen kuvvetli ve alışılmadık bir radyo sinyali tespit ettiler. Bu sinyalin frekansı, etkisiz hidrojenle aynıydı ve astronomlar, kontakt kurmaya çalışan Dünya dışı akıllı varlıkların (ETI) naturel olarak bu frekansı kullanacağını öngördüler. O zamandan bu yana bu sinyal, SETI (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) dünyasında “Wow! Sinyali” olarak adlandırılarak efsanevi bir hâl aldı. Meydana getirilen yeni araştırmalar ise 47 senelik gizemin çözülmesine katkıda bulunmuş oldu.
Ohio Eyalet Üniversitesi’nin Big Ear radyo teleskobu, 1970’lerin başından 1995’e kadar devam eden tarihin en uzun soluklu SETI programında mühim bir rol oynamaktaydı. 1977 senesinde Big Ear, son aşama hususi bir sinyal tespit etti: Wow! Sinyali. Bu sinyal, etkisiz hidrojen frekansına fazlaca yakın, kuvvetli bir dar bant radyo sinyaliydi. Big Ear teleskobu artık mevcut değil, sadece bu sinyalin ne olduğu mevzusundaki emek harcamalar devam ediyor.
Sinyal, Big Ear’ın gözlemleyebildiği 72 saniyelik bir süre süresince sürdü. Birkaç gün sonrasında, gökbilimci Jerry R. Ehman, bilgisayar çıktısında bu sinyali görmüş oldu ve derhal yanına “Wow!” yazdı. Böylece sinyal, bu adı alarak bilinir hâle geldi. Sinyalin bir öteki adı ise 6EQUJ5. Bu kod, sinyalin süre içindeki yoğunluk değişimini temsil ediyor. Bazı araştırmacılar bu sinyalin, dünya dışı bir kaynaktan geldiğini öne sürerken, ötekiler bunun insan kaynaklı bir parazit olabileceğini iddia etti. Bir grup bilim insanı ise, sinyalin açıklanamayan naturel bir fenomen bulunduğunu savundu. Sadece son araştırmalar, Wow! Sinyali’nin tamamen naturel bir açıklamaya haiz bulunduğunu ortaya koyuyor.
Porto Riko Üniversitesi Planetary Habitability Laboratory (Gezegensel Yaşanabilirlik Laboratuvarı) tarafınca yürütülen yeni araştırma, Arecibo Radyo Teleskobu‘ndan 2017-2020 yılları aralığında elde edilmiş verilerin arşivine dayanmaktadır. Araştırmacılara nazaran Arecibo’dan gelen gözlemler, Big Ear’dan gelenlere benziyor sadece daha duyarlı, daha iyi zamansal çözünürlüğe ve polarizasyon ölçümlerini içermektedir. 2020 yılı Şubat ve Mayıs ayları içinde meydana getirilen son gözlemler, hidrojen hattına yakın, fakat orijinal Wow! Sinyali’nden daha azca yoğun olan benzer dar bant sinyallerin varlığını ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, bu sinyallerin astrofiziksel bir fenomenle kolayca açıklanabileceğini ve orijinal Wow! Sinyali’nin de bu şekilde açıklanabileceğini belirtiyor. Buna nazaran, araştırmacılar Wow! Sinyali’nin, kuvvetli bir geçici ışınım deposu –mesela bir magnetar patlaması yada yumuşak gama tekrarlayıcı (SGR, Soft Gamma Repeater) şeklinde– hidrojen hattından uyarılmış yayılma ile meydana gelen ani bir parlamadan kaynaklandığını varsayıyor. Bu olayların, duyarlı koşullar ve hizalanmalar altında nadiren gerçekleştiğine dikkat çekiliyor. Eğer bu şartlar sağlandığında, hidrojen bulutlarının birkaç saniye yada dakika süresince mühim seviyede parlaması mümkün olabiliyor.
Araştırmacılar, 1977’de Big Ear’ın görmüş olduğu şeyin, teleskopun görüş alanındaki birkaç etkisiz hidrojen (H1) bulutundan birinin geçici parlaması bulunduğunu ifade ediyor. 1977 sinyali, birçok açıdan Arecibo’nun gözlemlediği sinyallere benziyordu. Arecibo’da gözlemlenen sinyaller ile Wow! Sinyali arasındaki tek farkın parlaklıkları olduğu aktarılıyor. Araştırmacılar, sinyalden görevli bulutları tanımlayabildiler sadece deposu belirleyemediler. Sonuçlar, kaynağın hidrojen sinyalini üreten bulutlardan fazlaca daha uzakta bulunduğunu gösteriyor. Sadece ek analizler ile kati konum tespitinin mümkün bulunduğunu belirtiyor araştırmacılar.
Wow! Sinyali başlangıçta birçok şahıs tarafınca teknolojik bir imza olarak yorumlanmıştı. Sadece bu yeni araştırma, sinyalin nereden geldiğini açıklayarak durumun aslına bakarsak bir yanlış alarm bulunduğunu ortaya koyuyor.